Çalışma hayatının enönemli unsurlarından birini oluşturan kıdem tazminatı, İş Hukuku kapsamındauyuşmazlığın en çok yaşandığı alanlardan biridir. Kıdem tazminatına ilişkinkarşımıza çıkan uyuşmazlıklardan biri de; işçinin işverenle arasındaki işsözleşmesinin herhangi bir sebeple feshedilmesinin ardından bir süre sonraişçinin aynı işverenle arasında tekrar kurduğu iş ilişkisinin sona ermesi halindekıdem süresinin nasıl hesaplanması gerektiğine dairdir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun120. Maddesi uyarınca yürürlüğe devam eden 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14/2.Maddesi uyarınca “işçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veyafasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veyadeğişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır.” denilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, işçininişyerindeki her bir fesih sonunda kıdem tazminatına hak kazanır durumda olmasıhalinde kıdem tazminatı hesaplanırken aralıklı çalışmalarınınbirleştirilebileceği sonucuna varılabilir. Yani işçinin kıdem tazminatına hakkazandığı bir sebeple işten ayrılması, fakat sonrasında aynı işverene ait birişyerinde yine kıdem tazminatı hak ederek ayrılması halinde her ikiçalışmasının bir bütün olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında aynımaddede “Aynı kıdem süresi için birdefadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.” Hükmü yer almaktadır.Maddenin ikinci fıkrası bu hükümle değerlendirildiğinde işçinin iki defa kıdemalabileceğine ilişkin sonuç çıkarılamaz.
İşçinin işyerinde ilkdönem çalışmasında kıdem tazminatına hak kazanamaması durumunda, sonraki dönemçalışmalarıyla birleştirilerek kıdem süresinin hesaplanması konusunda Yargıtay22. Hukuk Dairesi , 2012/ 14268 E. 2013/ 3580 K sayılı 22.02.2013 tarihlikararında “1475sayılı Kanun'un 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya dadeğişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönündenbirleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmayadair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmalarıdikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hakkazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur.İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem içiniki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdemtazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyleişyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluylasona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz.Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre içinkıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmetsüresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır.Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında araverilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatıhesaplanması mümkün olma İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde,işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar vekıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. Bu sebeple davacının sadece ikinci dönemçalışması nazara alınarak kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmasıgerekir.” yönünde görüş bildirmiştir.
Bu doğrultudaişçi iş sözleşmesini 4857 Sayılı İş Kanunu 17. Maddesine göre feshettiğidurumda kıdem tazminatına hak kazanmayacağından işçinin aynı işyerinde tekrarçalışıp kıdem tazminatına hak kazanarak ayrılması halinde ilk dönem çalışmasıile birleştirilemeyecektir. Sözleşme feshinin 4857 sayılı İş Kanununun 25.Madde 2. Fıkra uyarınca haklı nedenle feshedilmesi ve buna karşın işçininişyerinde sonradan tekrar çalışmaya başlaması halinde, ikinci çalışmada kıdemtazminatına hak kazanarak iş sözleşmesini sonlandırırsa ilk çalışma dönemi dekıdem tazminatının hesaplanmasında değerlendirmeye katılmalıdır.

Soysal Avukatlık Bürosu; 2015 yılında İstanbul’da Avukat Süleyman Mert Soysal tarafından kurulmuştur. Avukat Süleyman Mert Soysal İstanbul’dauluslararası alanda faaliyet gösteren saygın hukuk bürolarında 2006 yılından itibaren özellikle fikri mülkiyet, bilişim, ticaret ve şirketler, sağlık, medya ve reklam hukuku alanlarında çalışmış, bu uzmanlık alanlarındanyola çıkarak 2015 yılından itibaren de Soysal Avukatlık Bürosu’nu kurmuştur.
Soysal Avukatlık Bürosu, müvekkillerinin ihtiyaçlarını kendi ihtiyacı gibi görüp; taleplerini daima ön planda tutmayı temel prensip edinmiştir. Çalışmalarımızda; genç, dinamik ve istekli yapımızla müvekkillerimizegerekli en yakın ilgi gösterilirken uluslararası alanda faaliyet gösteren hukuk bürolarında 15 yıla yakın çalışarak elde ettiğimiz deneyim ve kurumsal yapı anlayışı da yansıtılmaktadır. Bu çerçevede Büromuz gerek davatakibinde gerekse ticari işletmelerin günlük işlerinden doğabilecek hukuksal sorunlarda müvekkillere en hızlı ve fakat en kapsamlı ve etkili çözümler sunmayı hedeflemektedir. Soysal Avukatlık Bürosu, iş dünyasındakiyenilikleri de çeşitli mesleki üyelikleri ve katıldığı konferanslar aracılığı ile takip ederek yurt içindeki çalışmalarına katkı sağlamaktadır.